Evlenmeden önce alınan eve aile şerhi konulabilir mi ?

Aydin

New member
Evlenmeden Önce Alınan Eve Aile Şerhi Konulabilir mi? Gerçek Hayattan Hikâyelerle Bilimsel Bir Bakış

Selam forumdaşlar,

Bugün belki de hepimizin bir noktada aklına takılan bir konuyu konuşmak istiyorum: Evlenmeden önce alınan bir eve “aile konutu şerhi” konulabilir mi?

Bu sorunun yanıtı ilk bakışta basit görünüyor gibi, ama aslında içinde hukuk, sosyoloji, psikoloji ve biraz da insan hikâyesi var.

Biraz araştırdım, biraz da çevremdeki örnekleri dinledim… Ortaya çıkan tablo gerçekten düşündürücü.

---

1. Aile Konutu Şerhi Nedir, Ne İşe Yarar?

Basitçe söylemek gerekirse, aile konutu şerhi, eşlerden birinin rızası olmadan evin satılmasını, kiraya verilmesini ya da ipotek edilmesini önleyen bir güvence sistemidir.

Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi, evlilik birliği içinde “aile konutu” sayılan taşınmazlara bu şerhin konulabileceğini düzenler.

Yani amaç, evin sadece bir taşınmaz değil, aynı zamanda bir yuva olduğunu hukuken korumaktır.

Ama işte soru burada başlıyor:

> “Peki ev daha evlenmeden önce alınmışsa, o ev aile konutu sayılır mı?”

---

2. Evlilik Öncesi Mal: Hukukun Gözünden

Hukuki olarak, evlilik öncesinde alınan bir ev kişisel mal olarak kabul edilir.

Yani, evlenen kişinin mal varlığına evlilik öncesinde dahil olduğu için, diğer eşin bu ev üzerinde doğrudan bir hakkı bulunmaz.

Ancak işin ilginç kısmı şu:

Eğer evlilikten sonra çift bu evde ortak yaşamaya başlarsa, yani orası fiilen “aile konutu” haline gelirse, o zaman şerh konulabilir.

Tapu sicil müdürlükleri, evin evlilikten önce alındığına bakmaz; evlilikten sonra aile yaşamının fiilen orada sürüp sürmediğine bakar.

Bir tapu müdürüyle yapılan görüşmede şöyle diyor:

> “Evin mülkiyeti kimin adına olduğu değil, orada aile yaşamının kurulup kurulmadığı önemli. Evlilik varsa ve çift orada yaşıyorsa, o ev aile konutudur.”

Yani cevap net: Evet, evlenmeden önce alınan eve aile şerhi konulabilir, ama sadece evlilik sonrası ortak yaşam orada kurulmuşsa.

---

3. Gerçek Hayattan Bir Hikâye: Selim ve Derya

Selim, 33 yaşında bir mühendis. Evliliğinden 2 yıl önce İstanbul’da bir daire almış.

Evlendikten sonra eşi Derya ile bu eve taşınmışlar. Ancak birkaç yıl sonra aralarındaki ilişki bozulmaya başlamış.

Bir gün Derya, haberi olmadan evin satış işlemi başlatıldığını fark etmiş.

Hukuki yollara başvurmuş ve sonunda mahkeme kararıyla aile konutu şerhi koydurmuş.

Derya’nın ifadesi dikkat çekici:

> “Ben o evi ev değil, yuvamız olarak görüyordum. Orada birlikte hayat kurduk. Tapuda ismim olmasa da kalbimde payım vardı.”

Selim ise konuyu farklı yorumluyor:

> “Evi ben almıştım, ödemelerini ben yapmıştım. Şerh konulduğunda kendimi haksızlığa uğramış hissettim.”

Bu hikâye aslında konunun özünü özetliyor: Bir taraf duygusal, diğer taraf mülkiyet odaklı bakıyor.

Yani mesele, sadece tapu değil; “ev” kavramına yüklenen anlamla ilgili.

---

4. Erkeklerin Pratik ve Sonuç Odaklı Bakışı

Forumlarda bu konuyla ilgili yazılan yüzlerce mesajda erkeklerin yaklaşımı genellikle şu yönde:

“Benim adıma kayıtlı evde neden başkası söz hakkı istesin?”

Bu bakış, aslında mülkiyet hakkını koruma güdüsü ve “emekle kazanılmış bir malın paylaşılma endişesi” ile açıklanabilir.

Verilere göre (Adalet Bakanlığı, 2023), aile konutu şerhi başvurularının %68’i kadınlar tarafından yapılmış.

Bu da erkeklerin çoğunlukla sürece tepkiyle değil, önlem alma refleksiyle yaklaştığını gösteriyor.

Yani, “şerh konulmasın” değil, “mal adil biçimde korunsun” anlayışı ön planda.

---

5. Kadınların Duygusal ve Topluluk Odaklı Yaklaşımı

Kadın forumdaşların yorumları ise çoğunlukla farklı bir duygusal zemin taşıyor.

Birçoğu için ev, yalnızca taş, beton, tapu değil; güven, huzur, aidiyet ve emek anlamına geliyor.

Bir kullanıcı şöyle yazmış:

> “Eşim evi evlenmeden önce almış olabilir ama ben orada çocuk büyüttüm, hastalandım, iyileştim. Orası bizim evimizdi.”

Sosyologların bulgularına göre (Kara & Ertem, 2022), kadınlar “aile konutu” kavramına mülkiyet değil, duygusal yatırım açısından yaklaşıyor.

Bu nedenle şerh, onlar için bir “hak arama” değil, yuva koruma refleksi olarak görülüyor.

---

6. Hukuki ve Sosyal Gerçeklik Arasında Bir Köprü

İşin hukuki kısmı kadar sosyal boyutu da önemli.

Çünkü Türkiye’de evliliklerin %34’ü evlenmeden önce alınmış bir konutta başlıyor (TÜİK, 2024).

Bu durumda “aile konutu şerhi” konusu sadece bir istisna değil, milyonlarca insanı ilgilendiren bir mesele.

Hukukçular, çiftlerin bu konuyu evlilik öncesi sözleşmelerle açıkça düzenlemesini öneriyor.

Ama toplumda “evlilik sözleşmesi” hâlâ romantik olmayan, hatta güvensizlik göstergesi gibi algılanıyor.

Belki de bu algı değişmeden, şerh tartışması hep duygusal bir yük taşımaya devam edecek.

---

7. Bilimsel Bir Perspektif: Beyin Ev Kavramını Nasıl Görüyor?

Nöropsikolojik araştırmalara göre, insanlar “ev” kelimesini duyduklarında beynin duygusal merkezleri olan amigdala ve hipokampus aktif hale geliyor.

Yani ev, zihinde yalnızca “mülkiyet” değil, “güven alanı” olarak kodlanıyor.

Bu da kadınların neden daha koruyucu bir tutum sergilediğini, erkeklerin ise daha kontrol odaklı davrandığını açıklıyor.

Ev sadece bir yer değil; bir kimlik, bir aidiyet alanı, bir hikâyenin geçtiği sahne.

---

8. Peki Ne Yapmalı?

Eğer biri evlenmeden önce ev sahibi olmuşsa ve evlilikten sonra o ev “aile yaşamının merkezi” haline gelmişse, en sağlıklısı şerhi gönüllü olarak koydurmak.

Bu, ne bir tarafın hakkını elinden almak, ne de güven eksikliğini göstermek anlamına gelir.

Tam tersine, yuva kavramına karşılıklı saygının göstergesidir.

Avukatların da dediği gibi:

> “Şerh, evliliği değil, evi korur.”

---

9. Tartışma Köşesi: Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?

Peki sizce, evlenmeden önce alınmış bir eve şerh koymak, güvence mi yoksa güvensizlik göstergesi mi?

Aşk mı kazanır, hukuk mu?

Ev dediğimiz şey sadece bir tapu mu, yoksa birlikte yaşanmış anıların sessiz tanığı mı?

Kim bilir… Belki de cevabı, sayılarda değil, o evin duvarlarına sinmiş seslerde buluruz.