Tengrizm neyi savunur ?

Sozler

New member
[color=] Tengrizm Ne Savunur? Eleştiriler ve Tartışmalar

Herkese merhaba,

Bugün, pek çoğumuzun belki de pek fazla bilgi sahibi olmadığı, fakat oldukça derin tarihi ve felsefi bir temele sahip olan Tengrizm hakkında konuşmak istiyorum. Bu konu beni her zaman ilgilendirmiştir, çünkü Tengrizm, farklı inanç sistemlerinden ve kültürel anlayışlardan tamamen farklı bir bakış açısı sunar. Ancak, bu inanç sisteminin ne kadar gerçekçi olduğu ve modern dünya ile uyumu hakkında bazı ciddi sorularım var. Tengrizm savunur, ama gerçekten de savunduğu şeyler toplumsal anlamda ne kadar geçerli? Erkeklerin stratejik ve çözüm odaklı bakış açıları ile kadınların empatik ve insan odaklı bakış açıları bu inanç sistemini nasıl etkiler? Gelin, biraz daha derinlemesine inceleyelim.

[color=] Tengrizm: Doğanın ve Gök Tanrı’sının Kutsallığı

Tengrizm, Orta Asya kökenli eski bir inanç sistemidir ve esas olarak doğayı kutsar. Gökyüzü, Tengri adı verilen bir tanrı tarafından yönetilen ve evrenin düzenini sağlayan kutsal bir güç olarak kabul edilir. Bu inanç sisteminde doğa, insanın bir parçası olarak görülür ve insanlar, doğayla uyum içinde yaşamaları gerektiği savunulur. Bu, insanın doğaya karşı sorumluluğunu vurgulayan, ekolojik bir yaklaşım olarak da yorumlanabilir. Ancak bu yaklaşımın modern dünyadaki karşılıkları ne kadar güçlüdür?

Erkeklerin stratejik bakış açıları, genellikle doğayla olan bu ilişkiyi, insanlık tarihindeki güç mücadelesinin bir yansıması olarak görebilirler. Örneğin, bir erkek için doğayla uyum, hayatta kalma mücadelesinde stratejik bir yer tutabilir. Doğayı kontrol etmek ve onun kaynaklarını kullanmak, Tengrizm’in öğretileriyle tam bir çelişki içinde olabilir. Bugün, doğanın tahrip edilmesi ve doğal kaynakların sömürülmesi üzerinden büyük bir ekonomik sistem kurulmuşken, Tengrizm’in doğaya karşı saygı ve uyum talebi, bir nevi idealleştirilmiş bir dünyaya işaret eder.

[color=] Tengrizm ve Toplumdaki Hiyerarşi: Sorunlar ve Çelişkiler

Tengrizm’in öğretileri, bir yandan insanları doğaya saygılı olmaya teşvik ederken, diğer yandan toplumsal hiyerarşiler oluşturmuş olabilir. Bu, özellikle kadınların toplumdaki rolüyle ilgili önemli bir tartışma yaratabilir. Tarihsel olarak Tengrizm’in, özellikle erkek egemen bir yapı içinde şekillendiği, dini liderliğin genellikle erkeklerin elinde olduğu bilinmektedir. Bugün ise bu egemen yapının Tengrizm’in özüne tamamen ters düştüğü söylenebilir.

Kadınlar, Tengrizm’de, doğayla daha derin bir bağ kuran, yaşamın devamını sağlayan, koruyucu bir figür olarak görülmüş olabilirler. Ancak, bu figür de çoğunlukla toplumdaki erkek figürlerinin gölgesinde kalmış, güç ve liderlik genellikle erkeklere ait olmuştur. Burada, erkeklerin stratejik bakış açıları ve kadının geleneksel olarak daha pasif bir rol üstlendiği toplum yapısı, oldukça problemli bir denge oluşturuyor.

Kadınlar, Tengrizm’de doğanın ve evrenin kutsallığına dair empatik bir bakış açısıyla yaklaşabilirler. Doğayı ve yaşamı korumak, onlara göre, sadece Tanrı’nın emri değil, toplumsal bir sorumluluk olmalıdır. Bu bakış açısıyla, Tengrizm’in öğretilerinin kadının özgürleşmesine ne kadar katkı sağlayıp sağlamadığını sorgulamak gerekir. Bir inanç sistemi, toplumsal eşitsizliği kabul ediyorsa, onun doğa ile uyum iddiaları ne kadar geçerli olabilir?

[color=] Tengrizm ve Modern Dünya: Uyum ve Çelişkiler

Tengrizm, günümüzün modern dünya düzeninde büyük bir sorunla karşı karşıya kalıyor: çağdaş toplumlar, bu tür eski inanç sistemlerini ne kadar kabul edebilir? Tengrizm, doğa ile uyum ve ahenk içinde yaşama çağrısı yaparken, günümüz kapitalist ve teknoloji odaklı dünyasında bu mesajın ne kadar karşılık bulduğunu sorgulamak gerek. İnsanların tüketim çılgınlığı, doğanın hızla tahrip edilmesi, bu inanç sisteminin hayatta kalmasını engelleyebilir.

Bir erkeğin çözüm odaklı bakış açısı, çoğu zaman doğanın korunmasından daha çok ekonomik kazanç ve güç arayışına kayabilir. Bu da Tengrizm’in öğretilerini, hayatta kalma mücadelesi gibi daha dar bir çerçeveye indirger. "Doğa ile uyum" kavramı, kapitalizmin hızla ilerlediği bir dünyada hemen hemen tüm bireysel ve toplumsal ilişkilerden silinmiş durumda.

Öte yandan, kadınların empatik bakış açıları, bu dengeyi kurmaya yönelik bazı adımlar atmayı gerektiriyor. Kadınlar, doğayı koruma ve daha sağlıklı bir toplum kurma konusunda daha hassas ve insan odaklı yaklaşımlar sergileyebilirler. Bu nedenle, Tengrizm’in öğretileri, toplumsal adaletin sağlanması ve çevre bilincinin artırılması adına önemli bir rehber olabilir. Ancak bu, geleneksel ve güçlü ataerkil yapının sürekli engel teşkil ettiği bir durumdur.

[color=] Tartışmaya Açık Sorular:

Tengrizm’in öğretileri hakkında derinlemesine düşünmek, çağdaş dünyada bu inanç sisteminin hala ne kadar geçerli olduğu üzerine tartışmalar yapmamızı zorunlu kılıyor. Peki, Tengrizm’in savunduğu doğayla uyum içinde yaşam ve adalet çağrısı, kapitalist ve erkek egemen dünyada ne kadar uygulanabilir?

- Tengrizm’deki "doğa ile uyum" anlayışı, kapitalist toplumla ne kadar uyumlu?

- Kadınların bu inanç sisteminde güçlenmesi için hangi adımlar atılabilir?

- Erkeklerin liderlik rolü ve egemen yapılar, Tengrizm’in özündeki doğaya saygı anlayışıyla ne kadar örtüşüyor?

Sizce Tengrizm, yalnızca tarihsel bir inanç sistemi olarak kalmalı mı, yoksa modern dünyanın sorunlarına çözüm olabilir mi? Tartışmaya açık bir konu ve hep birlikte bu derin mesele üzerine düşünelim.