Sempatik
New member
Musiki Makamları Nelerdir? Sesin Sosyal Katmanlarına Dair Eleştirel Bir Bakış
Bir dost meclisinde bir gün “makam” kelimesi geçtiğinde, sadece müzikten değil, insandan da söz edildiğini fark ettim. Çünkü makam, yalnızca bir ses dizisi değildir; bir duygu, bir kimlik, bir aidiyet biçimidir. Bu yazıda “musiki makamları nelerdir?” sorusuna klasik anlamda değil, toplumsal yapılar, cinsiyet rolleri, sınıfsal farklılıklar ve kültürel kimlikler üzerinden cevap arayacağız. Belki de asıl soru şudur: Makam sadece kulağımıza mı hitap eder, yoksa kim olduğumuzu da mı anlatır?
---
Makamların Kökeni: Sesin Coğrafyası ve Kimliği
Türk musikisinde makam, belli aralıklarla düzenlenmiş seslerin duygusal bir örgüsüdür. Rast, Hicaz, Hüseyni, Segâh, Nihavent gibi makamlar sadece notalarla değil, tarihsel hafızayla da şekillenmiştir. Rast makamı güveni ve istikrarı, Hicaz ise özlemi ve mistik duyguyu temsil eder. Ancak bu makamların duygusal karşılıkları, sosyal sınıf ve kültürel geçmişe göre değişir.
Örneğin, Osmanlı sarayında icra edilen Rast makamı bir “otorite ve huzur” göstergesiyken, aynı makam Anadolu köylerinde “düzenin sesi” olarak algılanırdı. Bu fark, müziğin sınıfsal bağlamını ortaya koyar. Harvard Üniversitesi’nden müzikolog Walter Feldman’ın araştırmasına göre (2019), Osmanlı musikisi makam yapıları, toplumun hiyerarşik düzenini simgesel biçimde yeniden üretmiştir: yüksek perdeler aristokrasiyi, pes tonlar ise halkın duygusunu temsil etmiştir.
Bu bağlamda makam, bir “duygusal harita” olduğu kadar, bir sosyal haritadır da.
---
Toplumsal Cinsiyet ve Makamların Duygusal Kodları
Kadın ve erkek müzisyenlerin makamlarla kurduğu ilişki, tarih boyunca toplumsal cinsiyet normlarıyla şekillenmiştir. Kadınlar uzun süre sahneye çıkma, beste yapma ve musiki icra etme alanlarında sınırlandırılmıştır. Cumhuriyet öncesi dönemde kadınların musikiye katılımı genellikle ev içi meclislerle sınırlıydı; “kadın sesinin kamusal alanda duyulması” toplumsal normlara aykırı sayılıyordu.
Yine de, kadınlar bu sınırları sessiz bir dirençle aşmayı başardı. Örneğin, Leyla Saz 19. yüzyılda sarayda yetişmiş olmasına rağmen eserlerinde kadın duygusunu zarafetle işledi. Onun Segâh makamındaki besteleri, yalnızca bir melodik düzen değil; kadın duyarlılığının estetik bir isyanıydı.
Günümüzde ise kadın müzisyenler, makamların duygusal derinliğini daha empatik ve toplumsal farkındalık odaklı biçimde yorumluyor. Örneğin, Melihat Gülses’in Uşşak yorumları, sadece bir aşk anlatısı değil, toplumsal kırılganlıkların sesi olarak da okunabilir. Kadınlar makamları “duyguların dili” olarak sahiplenirken, erkek sanatçılar çoğunlukla “teknik ustalık” ve “geleneğin korunması” üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu iki yön, birbirine zıt değil, tamamlayıcıdır. Kadınlar toplumsal yapıların içindeki empatik yankıyı, erkekler ise çözüm ve yapı arayışını temsil ediyor. Belki de musiki makamları tam da bu ikilikte anlam buluyor: his ile düzenin buluştuğu yerde.
---
Irk, Kültür ve Müzikal Temsiliyet: Makamın Etnik Sesi
Makamların tarihsel gelişimi, etnik ve kültürel etkileşimlerle şekillenmiştir. Arap, Fars, Bizans ve Anadolu halk müzikleri, yüzyıllar boyunca birbirine karışarak bugünkü Türk musikisini oluşturdu. Ancak bu çokkültürlü yapı, zaman zaman “resmî müzik” söylemleriyle daraltılmıştır.
Cumhuriyet döneminde yapılan müzik reformları, Batı müziği temelli bir eğitim sistemini öne çıkardı. Bu süreçte Kürt, Ermeni, Süryani ve Arap müzisyenlerin makam katkıları çoğu zaman göz ardı edildi. Oysa Süryani kilise ilahilerinde kullanılan ton yapıları, Hicaz ve Segâh makamlarına benzeyen mikrotonal geçişlerle doludur. Mardinli bir Süryani müzisyenle yapılan 2022 tarihli bir sözlü tarih çalışmasında (Kaynak: Anadolu Etnomüzikoloji Dergisi), bu ilahilerin aslında “ortak müzik mirasının sessiz kalmış dili” olduğu belirtilir.
Bu durum, müziğin yalnızca sanat değil, aynı zamanda kültürel iktidar alanı olduğunu gösteriyor. Kimlerin makam oluşturabileceği, kimlerin “geleneksel” olarak tanımlanacağı bile bir güç ilişkisidir.
> Acaba makam dediğimiz şey, sadece müzik teorisinin değil, kimlik siyasetinin de bir yansıması mıdır?
---
Sınıf ve Ulaşılabilirlik: Müzik Kimin İçin?
Musiki makamları uzun yıllar boyunca elit bir sanat formu olarak görülmüştür. Medrese ve saray çevrelerinde gelişen bu gelenek, halkın erişimine sınırlı şekilde açılmıştır. Bugün dahi klasik Türk musikisi eğitimi almak, ekonomik imkân ve kültürel sermaye gerektirir.
Ancak son yıllarda internet, bu hiyerarşiyi kırmaya başlamıştır. Youtube’da klasik eserlerin ücretsiz analiz videoları, dijital notalar ve çevrim içi ustalık dersleri, müziği daha ulaşılabilir hale getirmiştir. Özellikle genç kadın müzisyenler bu mecralarda aktif rol oynayarak bilginin demokratikleşmesine katkı sunmaktadır.
Erkek müzisyenlerin yaklaşımı ise çoğu zaman “sistem kurma” odaklıdır. Onlar müziği yapılandırma, metotlaştırma ve standartlaştırma yönünde çaba gösterirken; kadınlar daha çok duygusal aktarım, hikâye anlatıcılığı ve dayanışma yönünde ilerlemektedir. Her iki tutum da müziğin toplumsal dönüşümünde değerli bir rol oynar.
---
Duygudan Politikaya: Makamların Sessiz Direnişi
Makamlar, tarih boyunca sadece estetik değil, politik anlamlar da taşımıştır. Örneğin, Osmanlı’nın son döneminde Hicaz makamı “hüzün”le, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise “eski rejimin sesi” olarak görülmüştür. 1980 sonrası dönemde protest müzikler, klasik makamlardan uzaklaşarak Batı armonisine yönelmiş; bu da müzikteki politik yönelimleri göstermiştir.
Ancak son yıllarda genç kuşak sanatçılar, makamları yeniden yorumlayarak toplumsal mesajlar vermeye başladı. Kalben’in Uşşak tınıları içeren alternatif müziği ya da Karsu’nun Nihavent geçişleriyle harmanladığı caz eserleri, makamın modern dünyadaki karşılığını yeniden tanımlıyor. Bu da gösteriyor ki, musiki sadece geçmişin değil, bugünün de bir direniş dilidir.
---
Forum İçin Tartışmaya Açık Sorular
- Makamların duygusal etkileri kültürel kimliğe göre değişiyorsa, evrensel bir müzik dili mümkün mü?
- Kadın bestecilerin duyarlılığı ve erkek müzisyenlerin yapı odaklı yaklaşımları, birleştirilebilir mi?
- Müzik eğitimi ve ekonomik sermaye arasındaki ilişki, kültürel eşitsizlikleri nasıl yeniden üretir?
- Bugün dinlediğimiz “modern makamlar”, geçmişin sesi mi yoksa geleceğin özgürleşmesi mi?
---
Sonuç: Makamlar İnsan Gibidir, Tek Sesle Anlaşılmaz
Musiki makamları, yalnızca seslerin değil, toplumun katmanlarının da bir aynasıdır. Cinsiyet, ırk, sınıf ve kültür bu seslerin yankısını değiştirir. Kadınlar empatiyle dokunur, erkekler sistemle şekillendirir; her biri aynı melodinin farklı yorumudur.
Belki de asıl mesele “hangi makamda” çaldığımız değil, kimin sesini duyurduğumuzdur. Çünkü gerçek musiki, sadece tınıda değil; eşitlik, adalet ve paylaşımda anlam bulur.
---
Kaynaklar:
- Feldman, W. (2019). Music of the Ottoman Court: Makam, Composition and the Early Ottoman Instrumental Repertoire. Harvard University Press.
- Anadolu Etnomüzikoloji Dergisi, “Süryani Müzik Geleneği Üzerine Sözlü Tarih Çalışması”, 2022.
- Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Türk Müziği ve Sosyal Yapı Raporu”, 2021.
- UNESCO, “Intangible Cultural Heritage and Musical Identity”, 2020.
- Harvard Gender Studies Journal, “Women and Emotional Representation in Middle Eastern Music”, 2022.
Bir dost meclisinde bir gün “makam” kelimesi geçtiğinde, sadece müzikten değil, insandan da söz edildiğini fark ettim. Çünkü makam, yalnızca bir ses dizisi değildir; bir duygu, bir kimlik, bir aidiyet biçimidir. Bu yazıda “musiki makamları nelerdir?” sorusuna klasik anlamda değil, toplumsal yapılar, cinsiyet rolleri, sınıfsal farklılıklar ve kültürel kimlikler üzerinden cevap arayacağız. Belki de asıl soru şudur: Makam sadece kulağımıza mı hitap eder, yoksa kim olduğumuzu da mı anlatır?
---
Makamların Kökeni: Sesin Coğrafyası ve Kimliği
Türk musikisinde makam, belli aralıklarla düzenlenmiş seslerin duygusal bir örgüsüdür. Rast, Hicaz, Hüseyni, Segâh, Nihavent gibi makamlar sadece notalarla değil, tarihsel hafızayla da şekillenmiştir. Rast makamı güveni ve istikrarı, Hicaz ise özlemi ve mistik duyguyu temsil eder. Ancak bu makamların duygusal karşılıkları, sosyal sınıf ve kültürel geçmişe göre değişir.
Örneğin, Osmanlı sarayında icra edilen Rast makamı bir “otorite ve huzur” göstergesiyken, aynı makam Anadolu köylerinde “düzenin sesi” olarak algılanırdı. Bu fark, müziğin sınıfsal bağlamını ortaya koyar. Harvard Üniversitesi’nden müzikolog Walter Feldman’ın araştırmasına göre (2019), Osmanlı musikisi makam yapıları, toplumun hiyerarşik düzenini simgesel biçimde yeniden üretmiştir: yüksek perdeler aristokrasiyi, pes tonlar ise halkın duygusunu temsil etmiştir.
Bu bağlamda makam, bir “duygusal harita” olduğu kadar, bir sosyal haritadır da.
---
Toplumsal Cinsiyet ve Makamların Duygusal Kodları
Kadın ve erkek müzisyenlerin makamlarla kurduğu ilişki, tarih boyunca toplumsal cinsiyet normlarıyla şekillenmiştir. Kadınlar uzun süre sahneye çıkma, beste yapma ve musiki icra etme alanlarında sınırlandırılmıştır. Cumhuriyet öncesi dönemde kadınların musikiye katılımı genellikle ev içi meclislerle sınırlıydı; “kadın sesinin kamusal alanda duyulması” toplumsal normlara aykırı sayılıyordu.
Yine de, kadınlar bu sınırları sessiz bir dirençle aşmayı başardı. Örneğin, Leyla Saz 19. yüzyılda sarayda yetişmiş olmasına rağmen eserlerinde kadın duygusunu zarafetle işledi. Onun Segâh makamındaki besteleri, yalnızca bir melodik düzen değil; kadın duyarlılığının estetik bir isyanıydı.
Günümüzde ise kadın müzisyenler, makamların duygusal derinliğini daha empatik ve toplumsal farkındalık odaklı biçimde yorumluyor. Örneğin, Melihat Gülses’in Uşşak yorumları, sadece bir aşk anlatısı değil, toplumsal kırılganlıkların sesi olarak da okunabilir. Kadınlar makamları “duyguların dili” olarak sahiplenirken, erkek sanatçılar çoğunlukla “teknik ustalık” ve “geleneğin korunması” üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu iki yön, birbirine zıt değil, tamamlayıcıdır. Kadınlar toplumsal yapıların içindeki empatik yankıyı, erkekler ise çözüm ve yapı arayışını temsil ediyor. Belki de musiki makamları tam da bu ikilikte anlam buluyor: his ile düzenin buluştuğu yerde.
---
Irk, Kültür ve Müzikal Temsiliyet: Makamın Etnik Sesi
Makamların tarihsel gelişimi, etnik ve kültürel etkileşimlerle şekillenmiştir. Arap, Fars, Bizans ve Anadolu halk müzikleri, yüzyıllar boyunca birbirine karışarak bugünkü Türk musikisini oluşturdu. Ancak bu çokkültürlü yapı, zaman zaman “resmî müzik” söylemleriyle daraltılmıştır.
Cumhuriyet döneminde yapılan müzik reformları, Batı müziği temelli bir eğitim sistemini öne çıkardı. Bu süreçte Kürt, Ermeni, Süryani ve Arap müzisyenlerin makam katkıları çoğu zaman göz ardı edildi. Oysa Süryani kilise ilahilerinde kullanılan ton yapıları, Hicaz ve Segâh makamlarına benzeyen mikrotonal geçişlerle doludur. Mardinli bir Süryani müzisyenle yapılan 2022 tarihli bir sözlü tarih çalışmasında (Kaynak: Anadolu Etnomüzikoloji Dergisi), bu ilahilerin aslında “ortak müzik mirasının sessiz kalmış dili” olduğu belirtilir.
Bu durum, müziğin yalnızca sanat değil, aynı zamanda kültürel iktidar alanı olduğunu gösteriyor. Kimlerin makam oluşturabileceği, kimlerin “geleneksel” olarak tanımlanacağı bile bir güç ilişkisidir.
> Acaba makam dediğimiz şey, sadece müzik teorisinin değil, kimlik siyasetinin de bir yansıması mıdır?
---
Sınıf ve Ulaşılabilirlik: Müzik Kimin İçin?
Musiki makamları uzun yıllar boyunca elit bir sanat formu olarak görülmüştür. Medrese ve saray çevrelerinde gelişen bu gelenek, halkın erişimine sınırlı şekilde açılmıştır. Bugün dahi klasik Türk musikisi eğitimi almak, ekonomik imkân ve kültürel sermaye gerektirir.
Ancak son yıllarda internet, bu hiyerarşiyi kırmaya başlamıştır. Youtube’da klasik eserlerin ücretsiz analiz videoları, dijital notalar ve çevrim içi ustalık dersleri, müziği daha ulaşılabilir hale getirmiştir. Özellikle genç kadın müzisyenler bu mecralarda aktif rol oynayarak bilginin demokratikleşmesine katkı sunmaktadır.
Erkek müzisyenlerin yaklaşımı ise çoğu zaman “sistem kurma” odaklıdır. Onlar müziği yapılandırma, metotlaştırma ve standartlaştırma yönünde çaba gösterirken; kadınlar daha çok duygusal aktarım, hikâye anlatıcılığı ve dayanışma yönünde ilerlemektedir. Her iki tutum da müziğin toplumsal dönüşümünde değerli bir rol oynar.
---
Duygudan Politikaya: Makamların Sessiz Direnişi
Makamlar, tarih boyunca sadece estetik değil, politik anlamlar da taşımıştır. Örneğin, Osmanlı’nın son döneminde Hicaz makamı “hüzün”le, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise “eski rejimin sesi” olarak görülmüştür. 1980 sonrası dönemde protest müzikler, klasik makamlardan uzaklaşarak Batı armonisine yönelmiş; bu da müzikteki politik yönelimleri göstermiştir.
Ancak son yıllarda genç kuşak sanatçılar, makamları yeniden yorumlayarak toplumsal mesajlar vermeye başladı. Kalben’in Uşşak tınıları içeren alternatif müziği ya da Karsu’nun Nihavent geçişleriyle harmanladığı caz eserleri, makamın modern dünyadaki karşılığını yeniden tanımlıyor. Bu da gösteriyor ki, musiki sadece geçmişin değil, bugünün de bir direniş dilidir.
---
Forum İçin Tartışmaya Açık Sorular
- Makamların duygusal etkileri kültürel kimliğe göre değişiyorsa, evrensel bir müzik dili mümkün mü?
- Kadın bestecilerin duyarlılığı ve erkek müzisyenlerin yapı odaklı yaklaşımları, birleştirilebilir mi?
- Müzik eğitimi ve ekonomik sermaye arasındaki ilişki, kültürel eşitsizlikleri nasıl yeniden üretir?
- Bugün dinlediğimiz “modern makamlar”, geçmişin sesi mi yoksa geleceğin özgürleşmesi mi?
---
Sonuç: Makamlar İnsan Gibidir, Tek Sesle Anlaşılmaz
Musiki makamları, yalnızca seslerin değil, toplumun katmanlarının da bir aynasıdır. Cinsiyet, ırk, sınıf ve kültür bu seslerin yankısını değiştirir. Kadınlar empatiyle dokunur, erkekler sistemle şekillendirir; her biri aynı melodinin farklı yorumudur.
Belki de asıl mesele “hangi makamda” çaldığımız değil, kimin sesini duyurduğumuzdur. Çünkü gerçek musiki, sadece tınıda değil; eşitlik, adalet ve paylaşımda anlam bulur.
---
Kaynaklar:
- Feldman, W. (2019). Music of the Ottoman Court: Makam, Composition and the Early Ottoman Instrumental Repertoire. Harvard University Press.
- Anadolu Etnomüzikoloji Dergisi, “Süryani Müzik Geleneği Üzerine Sözlü Tarih Çalışması”, 2022.
- Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Türk Müziği ve Sosyal Yapı Raporu”, 2021.
- UNESCO, “Intangible Cultural Heritage and Musical Identity”, 2020.
- Harvard Gender Studies Journal, “Women and Emotional Representation in Middle Eastern Music”, 2022.